2012 yılından bu yana her hafta sonunu Yaşar Kemal'in Vaniköy’deki evinde geçiren ve usta edebiyatçıya kitap okuyan Kara, "Yaşar Ağabey bana hoşgörüyü ve tüm güzellikleri kucaklamayı öğretti” dedi.
Vaniköy'deki Empati Rehabilitasyon Merkezinde zihinsel engellilere öğretmenlik yapan ve amatör yazar olarak kendini yetiştiren 28 yaşındaki Güven Kara, 28 Şubat 2015 tarihinde hayatını kaybeden usta edebiyatçı Yaşar Kemal’in son dönemlerinde ona kitap okuyordu. Kemal gibi Vanlı olan Kara, çocukluğundan beri hem babasının, hem de Yaşar Kemal’in kitaplarıyla büyüdü.
ANF'ye konuşan Kara, “Babam bana Yaşar Ağabeyi Yaşar Kemal olarak değil Kemal Göğçeli olarak anlatırdı. Yaşar Ağabeyin babasının hikayesini, nasıl gözleri önünde öldürüldüğünü, Yaşar Ağabeyin Van Erciş‘te öğretmenlik yaptığı dönemleri anlatıyordu. O dönem eğitim verdiği tüm çocukların büyüdüklerinde bir meslek sahibi olduğunu söylüyordu” dedi.
'İKİMİZ DE KÜRDÜZ, İKİMİZ DE FUKARA'
Babasının çokça anlattığı Kemal Göğçeli’nin aslında okuduğu İnce Memed romanının yazarı Yaşar Kemal olduğunu ancak üniversite yıllarında öğrendiğini aktaran Kara, yıllar sonra 2012’de öğretmenlik yaptığı merkezin hemen yanında Yaşar Kemal’in oturduğunu öğrendiğinde çok heyecanlandığını, yolunu gözlemeye başladığını söyledi. Kara, Yaşar Kemal ile ilk karşılaşmasını şöyle anlattı: “Yaşlılığından ötürü ağır ağır yürürdü ve oturduğu binaya girerken merdivenleri çıkamadığı için elektronik bir sandalye cihazıyla katına çıkıyordu. Ben de geldiğini gördüğüm zaman önce donup kaldım. Eşi Ayşe hanım ve kapıcı Muzaffer Ağabeyin onun sandalyeye binmesine yardım edişini öylece izledim. Beni fark ettiğinde hemen, ‘Fukara gel buraya ’ dedi. Hemen yanına gittim, ben de yardım ettim. O günden sonra bana hep 'fukara' dedi. Evine geldiğinde koşarak yanına gider, onun sandalyesine binmesine yardım ederdim. 2 ay boyunca öyle gidip yardım ettim. Bana nereli olduğumu, nerede çalıştığımı sordu ve ilişkimiz gitgide dostluğa evrildi. Daha sonra biz okulca öğretmenler olarak onun evine ziyarete gittik. Eşi Ayşe Hanım ve çocukluğundan beri yanında olan Satı Hanım vardı. O gün yine bana durmadan 'fukara' deyince ona bunun nedenini sordum. ‘Sen de Kürtsün ben de Kürdüm, ikimiz de fukarayız” diye cevapladığında gülmeye başladık."
'KİTAP OKUMAMI İSTEDİĞİNDE ÇOK ETKİLENDİM'
O dönem amatör bir yazar olarak “ Sardunya Sokak” diye bir roman yazdığına dikkat çeken Kara, şöyle devam etti: "Ben o dönem Van’a gitmiştim. Bana bir telefon geldi. Bir baktım, Yaşar Ağabey arıyor. ‘ Fukara gelmeyecek misin buraya' diye sordu. Ben de kötü bir şey olduğunu düşünmüştüm ama 'gel artık, bana kitabını oku’ dedi. Ben mi okuyacağım diye sorduğumda, ‘17 sayfasını okudum, gerisini sen bana oku’ dedi. Önceler, ya kendi okumuş ya da Ayşe Hanım'a okutmuş . Çok etkilendim. Böylece her hafta sonu evine gidip kitabı okumaya başladım. Her seferinde 20 sayfa okuyordum ve bana düzeltmem gereken noktaları söylüyordu. Sürekli not alıyordum . 'Şunu çıkart' dediğinde çıkartıyordum, 'bunu ekle' dediğinde ekliyordum. Roman hakkında yedi saat boyunca tartışıyorduk. Everest Yayınlarının sahibi Faruk Bayrak‘a da bir not göndermişti, kitap yayımlasın, diye."
'SUÇ VE CEZA'YI OKUMAMI ÖĞÜTLÜYORDU'
Kemal'in babasını, kekemeliğini, Abidin Dino ile anılarını uzun uzun anlattığını söyleyen Kara, "Bana kitap önerilerinde bulunuyordu. ‘Rus’u okundun mu' diyerek Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanını okumamı öğütlüyordu" dedi.
'TÜM GÜZELLİKLERİ KUCAKLAMAYI ÖĞRETTİ'
Kara, Yaşar Kemal'i öğretmeni ve babası olarak gördüğünü ifade ederek, “Bana hoşgörüyü ve tüm güzellikleri kucaklamayı öğretti. Öğrettiği alçak gönüllülük, insanlık, hoşgörü çizgisinden hiç sapmayacağım” dedi.